Kişilerarası algı çevremizdeki insanların davranışlarını açıklama, anlama ve tahmin etme girişimizle ilgilenir. Bizler, bir anlamda insanlarla etkileşim içerisinde olup onların davranışlarını anlamlandırmaya çalışmamak ve gelecekte nasıl davranabilecekleri hakkında tahminde bulunmamak imkânsız olduğundan dolayı, bilim adamı olarak bir psikoloğun yapmış olduğu işi günlük hayatimizin her anında yapmaktayız…
Her türlü psikolojik araştırmada, psikologlar davranışları incelemek için seçme, düzenleme ve çıkarım yaparlar ki bu üç kavram algının temel ilkelerine temsil etmektedir. Buradan hareketle iki önemli soru ortaya çıkmaktadır.
1- Algı ile kişilerarası algı arasındaki ilişki ne düzeydedir?
2- Profesyonel psikolog ile normal vatandaş ( lay person ) arasındaki farklılık nedir?
Kişilerarası algı diğer kişilerin algısıdır. Sosyal algının diğer bileşeni ise benlik algısıdır.
Diğerlerin algısı ise şunları içerir:
1- Seçme; bazı kişileri fiziksel görünüşleri ya da davranışlarının sadece belirli bir yönü üzerinde odaklaşma gibi.
2- Düzenleme; Bir kişinin tam ve tutarlı portresini şekillendirmeye çalışmak gibi.
3- çıkarım Yapma; Doğrudan ya da hazır bir bulgu olmaksızın bazılarına belirli özellikler yükleme ( atfetme) . Damgalamada olduğu gibi.
Görüldüğü gibi genel algı ( nesne algısı) ile kişilerarası algı birbirlerine oldukça benzemektedir. Bununla birlikte belli başlı farklılıkları da bulunmaktadır. Bunlar;
1- Kişiler hareket ederler; ( fakat nesneler hareket etmezler). Kişiler hakkındaki çıkarımlarımızı onların davranışlarından sağlarız.
2- Kişiler birbirlerini etkilerler; fakat nesneler birbirlerini etkilemezler). Bir kişinin davranışı, diğer kişinin davranışını etkileyebilir. Çünkü her bir kişinin diğer bir kişiye olan davranışı, en azından o diğer kişinin onlara karşı olan davranışının bir ürünüdür.
3- Kişiler algılar ve yaşarlar; Bir kişinin algısı diğer kişinin algısını etkileyebilir.( Gross,R.D.;1987:ss.197-98 )
Çevremizdeki kişiler üzerinde bıraktığımız izlenimler Kişilerarası etkileşim için önemli bir temel oluşturur. Kişi algısı oldukça karmaşık bir konu olup, fiziksel algıdan açık bir şekilde ayrılmaktadır. Kişi algısında gözlemci, uyarıcı kişinin ( ne hissettiği, gelecek için planları ve davranışının nedenleri gibi ) iç psikolojik süreçleriyle ilgilenir. Bu sorular duyu mekanizmasıyla cevap verilemez. Ancak gözlemci tarafından yapılan çıkarım ya da yüklemeler yoluyla cevap bulunabilir. Kişi algısı inceleme, sokaktaki kişinin çevresindeki insanların ve kendi hakkındaki bilgiyi yeniden yapılandırma sürecidir. Gözlemci, uyarıcı kişinin neden o şekilde davrandığı sorusuna cevap arar. Bundan dolayı sokaktaki kişi davranışa açıklamalar getirirken deneyimsiz bir psikolog gibi hareket eder.
Yükleme Süreci ( Attributional Process )
Diğer kişiler hakkındaki izlenimlerimizin çoğu yaptıkları şeye (görünüşteki davranışlarına ) ve oluşturdukları duruma dayanır. Tabii ki bazen bazı kişilerin davranışları hakkındaki bilgileri, başkalarından elde ederiz. Yani izlenimlerimiz ikinci el bilgiye dayanabilir.
Hemen hemen her durumda davranışın nedenini belirleyerek niye o şekilde davrandığını açıklamaya çalışırız. Özellikle güdüleri, niyetleri ya da kişiliği gibi içsel bir nedenden dolayı mı, yoksa çevrenin fiziksel şartları gibi dışsal bir nedene mi bağlı olduğunu bulmaya çalışırız.
Bu yargılama süreci yükleme süreci olarak adlandırılır ve ilk olarak Fritz Heider (1958) tarafından ortaya konulmuştur.
Heider’e göre, davranışın nedenleri ya çevresel ya da kişisel faktörlere yüklenebilir. Davranış çevresel nedenlere yüklenildiğinde, aktör davranışın olumlu ya da olumsuz etkilerinden ( sonuçlarından ) sorumlu tutulamaz. Fakat davranış kişisel faktörlere yüklenirse, aktör bu davranışın sonuçlarından sorumlu tutulabilir.
Heider’e göre kişiler çevresindeki kişilerin davranışlarını tahmin etmek ve kontrol etmek amacıyla yüklemelerde bulunur.
Heider bazen kasıtlılığı ( intention ) cansız nesnelere yüklediğimizi göstererek, kişilerin davranışlarını amaçları ( maksatları ) yoluyla açıklama eğiliminin güçlülüğünü göstermiştir.
Ünlü bir çalışmada Heider ve Simmel (1944) geniş bir karenin etrafında, içinde ve dışında hareket eden üç geometrik şekilden ( geniş bir üçgen, küçük bir üçgen ve yuvarlak bir levha ) oluşan hareketli kartonları deneklere göstermiştir.
Denekler nesneleri kişisel özellikler olarak algılama eğilimi göstermişlerdir. İki üçgeni bir adam olarak görüp, bir kız için ( yuvarlak levha ) rekabet ettiklerini algılamışlardır. Büyük üçgeni saldırgan ve zorba birisi olarak; küçük üçgeni meydan okuyucu ve kahraman olarak; yuvarlak levhayı ise çekingen ve utangaç birisi olarak algılamışlardır.
Yükleme Teorisi
Arkadaşım benden neden bu kadar uzak duruyor? Öğretmenim sınıftaki yorumlarımı neden göz ardı ediyor? Hemen hemen her gün yukarıdaki olaylar gibi açıklama gerektiren bir çok olayla karşılaşırız. Nedensel analiz ( yani hangi nedenler hangi sonuçları doğurur? ) olayları açıklamak ( daha genel olarak ta sosyal biliş için ) oldukça önemlidir.
En önemsiz olaylar da bile gizli bir nedensel analiz ( causal analysis ) vardır. Bazı durumlarda yükleme süreci hemen hemen bütünüyle otomatik olup, yüklemede bulunduğumuzun çoğu zaman farkında olmayız.
Ancak diğer bir çok durumda yükleme sürecinin farkında olup nedensel yüklemeleri isteğimiz doğrultusunda bazı şeylere yükleriz.
Psikologlar yükleme teorisi ile niteleyici teoriler arasında ayrım yapmışlardır. Yükleme teorisi bir kaç müşterek tarafı olan değişik kuramsal ve deneysel makalelerin bir koleksiyonudur. Yükleme teorisi nedensel açıklamalara varmak için o sosyal algılayıcının bilgiyi nasıl kullandığı ile ilgilenir. Yükleme teorisi nedensel bir yargı(ya varmak için) oluşturmak için ne tür bilginin toplandığı ve nasıl bir araya getirildiğini araştırır. Niteleyici teoriler
( attributional theories ) ise başarı davranışı, yârdim etme ve tehdit edici olaylarla başa çıkmak gibi özel ( particular ) alanlar hakkındaki teorilerdir.
Yükleme teorisi bireylerin bir çok değişik ortamda kullanabileceği genel nedensel prensiplerle ilgilenirken niteleyici teoriler ise bireyleri özel bir yaşam alanında kullanabileceği spesifik nedensel yükleme süreçleriyle ilgilenir.
Yapılan araştırmalar nedensel analizin insanların geleceği tahmin ve olayları kontrol etme ihtiyacından kaynaklandığını göstermiştir. Belirli sonuçların elde edilebilmesi için hangi faktörlerin gerektiğinin bilinmesi o sonucu kontrol edilebilmesine imkân tanır. Ya da en azından ne olabileceğini tahmin edilmesini sağlar. Bu noktadan hareket edersek nedensel yüklemenin amaçların gerçekleştirilmesi için oldukça önemli olduğu görülmektedir. Belki de yükleme araştırmalarının en temel varsayımı nedensel yüklemelerin önemli olduğudur.
Yükleme teorisinin bel kemiğini altı farklı kuramsal gelenek şekillendirmektedir. Birincisi Heider’in sağduyu ( common sense ) psikolojisidir: Heder’in çalışmaları hem E.E. Jones ve Davis ‘in karşılıklı çıkarsama teorisini hem de Kelley’in birlikte değişme ( covariation) ve nedensel şema teorilerini oldukça etkilemiştir. Schachter’in duygusal kararsızlık ( emotional lability ) ve D. J. Ben’in benlik algısı ( self-perception ), yükleme teorisinin benlik algısı alanına genişlemesine neden olmuştur. Bernard Weiner’in yükleme teorisi başarı ve yardım alanlarında yapılan çalışmalardan çıkarılmıştır. ( Fiske ve Taylor; s.24 )
Heider’ın Yükleme Kuramı
Fritz Heider’ın çalışmaları ( 1944-48 ) yükleme kuramı alanına öncülük etmiştir. Heider kuramını ilk olarak Brunswik ( 1956 ) tarafından geliştirilen algı lens modeline ( lens model of perception ) dayandırmıştır. Bu modele göre nesneler hiç bir zaman doğrudan algılanamazlar. Nesnelerin birey tarafından algılanışı;
a-Nesneye ( nesnenin kendi özellikleri )
b- Ortama ( kontekse )
c- Arabulucuya ( mediation- algılama usulü )
d- Algılayıcıya ( algılayıcının özelliklerine ) bağlıdır. Heider’e göre nesne algısı ile kişi algısının özellikleri genelde aynıdır. ( Fiske ve Taylor; s.24 )
Heider’e göre asıl sormamız gereken soru ; “nedenselliğin merkezinde birey mi ( içsel /person-internal ), yoksa çevre mi ( dışsal / environment-external ), ya da her ikisi mi vardır ?”
İçsel ya da Kişisel Faktörler, güdü ve beceriyi ( ability ) kapsar. Bir öğrencinin ev ödevi yapması gerektiğini farz edelim. Ödevi yapacak kadar güdü ve beceri olmazsa öğrenci ödevi yapamayabilir. Dahası güdü v becerinin birlikte olması yeterli olmayabilir. Bu faktörlerin yanında çevresel faktörlerin de hesaba katılması lazımdır. ( Fiske ve Taylor; s.25 )
Heider, bir olayın sonuçları için sorumluluk algısıyla da ( perception of responsibility ) ilgilenmiştir. Birçok durumda sadece olaya neden olan şeylerin değil de, ondan sorumlu olan şeylerin önemli olduğu görülmektedir. Eğer birisi komşusuna vurduğunu söylerse, doğal olarak nedenselik sorusu “ kim (who) vurdu “ olması gerekirken, sorumluluk sorusu “ acaba kazayla mı yoksa isteyerek mi vurdu “ olacaktır.
Heider’e göre değişen düzeylerde sorumluluk vardır. Heider’in yükleme kuramına en büyük katkısı, ileriki yıllarda daha sistematik olarak araştırılacak olan temel kavramları tanımlamasıdır. Özellikle nedensellik ve sorumluluk üzerine olan düşünceleri E.E. Jones ve Davis (1965) ve Kelley üzerinde oldukça etkili olmuştur. ( Fiske ve Taylor; s.26 )
Heider’ in yükleme kuramına olan etkisini dört madde altında toplayabiliriz:
1- Nedensel analiz bazı yönlerden algısal sürece benzemektedir.
2- Kişisel ve duruma ait nedenler arasında önemli farklılıklar vardır.
3- Kişisel özellikler ( kasıtlı olmayan davranışlardan daha ziyade ) kasıtlı davranışlardan daha kolay çıkarılır.
4- Neden sonuçları bazen kişilere, bazen nesnelere ve bazen de ortama yükleriz ? ( Hewstone, M; ss. 13-15 )
Heider’in yaklaşımı fenomonolojik bir yaklaşım olarak adlandırılmasına rağmen, kendisi bu adlandırmayı reddetmiştir.
Jones ve Davis ’in Yükleme Kuramı
Algılayıcının birincil problemi, gözlenen bir davranışın hangi sonuçlarının aktör tarafından amaçlandığına karar vermektir. Bir davranışın herhangi bir etkisinin amaçlandığını çıkarsamak için, algılayıcı aktörün davranışının sonuçlarının kendisi tarafından bilindiğine ve o davranışı başarabilmek için yeterli beceriye sahip olduğuna inanmalıdır.
Jones ve Davis ‘in kuramına göre, algılayıcı bilgiyi geriye doğru işler.
( Hewstone, M; ss. 16 )
Karşılıklı Çıkarsama Kuramının 4 Temel Sınırlılığı
1- Kasıt ( intention ), kişisel özellikler çıkarımdan önce gelir. Fakat bazı kişisel özellikler kasıtlı olmayan ( unintentional ) davranışlar aracılıyla tanımlanır ( dikkatsizlik, unutkanlık, sakarlık gibi ). Bundan dolayı, kuram sadece tercih ( choice ) içeren davranışlara uygulanabildiği halde, ihtiyar harici ( involuntary ) olan olaylara uygulanamaz.
2- Kuram kişilerin gerçekten nasıl yüklemelerde bulunduğuna dair tutarlı bir açıklama getirmemektedir.
3- Beklentilere uymayan davranış açıkça bilgilendirici olduğu halde, beklentilere uyan davranış ta aynı şekilde bilgilendirici olabilir.
4- Kurama dayanan orijinal çalışmaların hemen hemen hepsinin bağımlı değişkenleri arasında nedensel yüklemeler yoktur. Bilişsel bir perspektiften hareketle yapılmış bir araştırmada kişisel özelliklerin ( trait ) daha spontan ve daha az düşünce ve çaba içerdiği bulunmuştur. ( Hewstone, M; ss. 25-26 )
Kelley’ in Yükleme Kuramı
Kelley’ in yükleme kuramına olan katkısı, nedensel bir yüklemeye varmak için hangi tür bilginin kullanıldığı sorusuyla başlamıştır. Kelley algılayıcının kullanabileceği bilginin miktarına dayanan iki değişik durum tespit etmiştir.
1- Algılayıcı birden fazla kaynaktan bilgi sahibidir ve sonuçla muhtemel nedenleri arasındaki birlikte değişimi algılayabilir.
2- Algılayıcı bir tek gözlemle karşılaşmıştır ve faktörlerin gruplaşmasını ( configuration ) hesaba katmak zorundadır. Bu faktörler gözlenen sonucun makul nedenleridirler.
Kelley birlikte değişme modelini oluştururken, Heider’ in kuramına bina etmiştir. Bunlar;
a)- Dış çevrenin anlaşılması, nedensel analiz yoluyla kazanılır. Bu nedensel analiz deneysel metotlara benzemektedir.
b)- Sosyal algı, faktör analiziyle benzerlik gösterir.
Kelley’ e göre, algılayıcını gayesi bilim adamı gibi hangi sonuçların hangi muhtemel faktörlere yüklenebileceği ayırt etmektir. Ayrıca Kelley modelini ANOVA istatistik tekniğine dayandırmıştır.
ANOVA modeli bağımsız değişkenler ( durumlar ) maniple edildiğinde bağımlı değişkendeki ( sonuç ) değişmeleri inceler.
ANOVA modelinin esası şu örnekle açıklanabilir.
“ Ahmet komedyene güler “ . Bu sonuç kişiden kaynaklanabilir ( Ahmet ) durumdan ( sonucun oluştuğu durum ) ya da uyarıcı ( komedyen ) ya da bu faktörlerin birleşiminden kaynaklanabilir
KAYNAKLAR
Hewstone, M. , ( 1994 ), Causal Attribution, Blacwell Publishers, Oxford.
Gross, R.D.,(1987 ),Psychology. Edward Arnold,London
Fiske, S.T., Taylor, ( 1985 ) Social Cognition, London.
Hazırlayan: Psikolog Dr. Sezai KALAFAT